25.6.08

gece oldu..

burası çok güzel valla...Biraz sıcak ama odaya hakim biryerde,ben herşeyi görebiliyorum..Uykum var.Aslında uyumak istemiyorum.yapacak bişey yok..bahçede bir ağaç var ona tırmanıyorum artık ordan da çatıya geçebiliyorum da henüz aşağıya nasıl ineceğimi bilmiyorum..Bizimkiler beni orda görünce kızıyorlar,bilmiyorum neden..Sabo'yu kovalarken keşfettim orayı,Sabo ordan çıktı gitti.bende öğrencem bir gün..

20.6.08

sıcak ya...

Çok sıcak ya..Kış olunca yağmurda ıslanmayı sevmediğim için dışarıya çıkamıyorum.Şimdi de sıcaktan.Of çok sıkıldım.hani bazen hava ne sıcak,ne soğuk oluyor bir de yağmur falan da yağmıyor ya bizimkiler öyle havalar olunca bahar geldi diyorlar(ne demekse) o zaman deymeyin keyfime.Bahçe de bir oraya bir buraya koşturup herşeye,herkese havlıyorum ya işte o günleri özledim.
en serin yer banyo ama bizimkiler de sürekli suyun altına girip ıslanıyorlar,o zaman ben hemen çıkıyorum ne zaman ne yapacakları belli olmaz,bazen beni de ıslatmak istiyorlar,ben kaçıyorum hemen.Bu ıslanmanın nesini seviyorlar anlamış değilim.Ben çocukken zorla birşeyler döküp köpürtüyorlardı tüylerimi sonra da su..heheh,şimdi cesaret edemiyorlar biraz hırlayıp diş gösterince,vazgeçiyorlar.Sevmiyorum canım zorla mı?
Kedilere bak bu sıcak havada nasıl da geziyorlar,nasıl katlanabiliyorlar buna..
Ha bi de güneş batıp,hava kararınca güzel oluyor..ona da akşam diyorlar.Keşke hep öyle olsa.acaba izin versem beni de suyun altına soksalar,rahatlarmıyım?.yok ya bir an düşününce,yok istemem..Burnuma,kulaklarıma,gözlerime su kaçıyor sinir oluyorum ben.Beklemekten başka çarem yok...

11.6.08

düşününce..



Anlamıyorum..daha doğrusu hiç anlamıyorlar,içinde bulunduğum durumu..anlıyorlar mı yoksa?Bilemiyorum.Bildiğim tek şey kendimi hiç iyi hissetmediğim.Sorunum eve gelen yeni kedi..Bir ay oldu geleli.. bu ev benim evim..heryerde başka bir kedinin kokusu,tüyleri ...off çıldırasım geliyor.Onu ısırmak geçiyor içimden..
aslında birlikte bir kaç oyun oynadık..fena velet değil..şakadan,oyundan anlıyor..sevimli şeytan..bir de Bobo var..Ya Bobo onu benden daha çok severse..düşünmek bile istemediğim birşey bu..Çünkü bu evde gözümü açtım Bobo'yu gördüm..bana sevgiyle yaklaştı,okşadı,öptü,beni kolladı.O da ilk başlarda Bulut'a hırlıyordu,istemiyordu ama şimdilerde daha ılıman..off ya napcam ben ya...
Bu gün bahçede epey koşturduk Bulut'la.Asmaya tırmandı ilk kez.Sonra da inemedi salak.Görmeye değerdi doğrusu...Çok tatlıydı.....
.....???!!!
Ne diyorum ben yav..!
ne güzeldi çocuk olmak,annemin saçlarının arasında uyurdum sabahlara kadar..off..O beni çağırıyor hep..ama ben gitmiyorum kızgınım ya..kırgınım yaa..Biliyorum o da üzülüyor..ama vallahi kötüyüm,bazen nefessiz kalıyorum..ben tek olmak istiyorum..ahh annem ah,ne yaptın sen.Evet küçücük,bakıma ihtiyacı var, çok da şeker.Ama niye biz, binlerce kedisiz ev var niye onlardan birine gitmedi niye..hayır dövemiyorum da ancak bir iki tokat o da hafifçe vuruyorum.Bir tarafına bişey olacak al başına belayı..
neyse biraz daha büyüsün bakarız duruma..

10.6.08

Son günlerde ki durumumuz bundan ibaret.Evde oyunlar oynanıyor artık, çok keyifliyim.Bobo'cuğum artık daha az sinirleniyor bulut'a.Bulut yine bobo uyurken ,yanına gidiyor,seviyor bobo'yu.Bobo'da ilk önce bir refleksle uyanıyor,bana bakıyor.Sesini çıkarmadan yerini değiştiriyor.çok tatlılar..Artık geceleri daha rahat uyuyoruz.Sabahları da Bulut ve Sabo'nun oyunlarıyla uyanıyoruz.neyse herşey güzel ...

6.6.08

antalya katliamını anıyoruz...!

Tüm Türkiye çapında 14 Haziran saat 14'te Antalya'da geçen hafta yaşanan ve hala etkileri devam eden vahşi katliamın unutulmaması ve bir daha yaşanmaması için tüm gönüllülerimizden bulunduğu il ya da ilçelerdeki ormanlarda sahipsiz kimsesiz bizlere emanet yavrucakları anmak için bir anma töreni düzenliyoruz.

Bu anma törenine tüm gönüllülerimizin aşağıda belirlenen program dahilinde hareket etmesini ve yoğun katılımını bekliyoruz.

14 HAZİRAN SAAT 14.00 İÇİN PROGRAM


1. Her yerde, her sehirde, hayvan sever olsun olmasin, olume karsi cikan duyarli insanlarla birlikte, 14.06.2008 Cumartesi gunu Saat 14.00 de, yakin bir ormanlik alana gidilecek.


2. “Ozur dileriz, sizi koruyamadik" ana mesaj olacak. Başkaca mesaj ya da pankart olmayacak. Pankart kullanılması da açıkça şart değil ama ÖNCEKİ MİTİNGLERİMİZDE OLDUĞU gibi yapılacak açıklamalarda TEK TİP SLOGAN OLMASI İYİ OLUR. Mümkünse HAYTAP afişleri ya da tshirtleri ya da isimleri olacak

3. Kirmizi kiyafet giyilecek, kiyafet olmazsa, tercihan siyah kiyafet uzerine kirmizi sal veya atki alinacak.

4. Mümkünse Ellerde cicekler olacak. Ve ormanlık alanda belirlenecek sembolik yere çicekler bırakılacak.

5. Eger imkan varsa cocuklar ve gencler de alinacak...KESİNLİKLE KEDİ KÖPEK GİBİ EVCİL HAYVAN ANMA YERİNE GETİRİLMEYECEK. (KO-MEDYA İLGİSİNİ HEMEN ONLARA YÖNELTİYOR VE TÜM VERİLECEK MESAJ BOŞA GİDİYOR. )


6. Sesler asla yukselmeyecek, aglama gibi asiri tepkiler verilmeyecek, yasanan aci sukunetle paylasilacak


7. Yurunerek belirlenen yere gidilecek, cicekler birakilacak, cukurdaki kopek resimleri topraga sapindan gomulecek... Kopek resimleri ve cicekler orada kalacak


8. Onceden belirlenen kisi basin bildirisini okuyacak, ayni bildiri basina da dagitilacak

9. Bir kac tane de yavru kopek alinacak, o yavrularin yari canli gomuldugu , zehirlenerek iç organlarının nasıl parçalandığı anlatilacak esas suçun KUDUZUN ÇIKMASINA NEDEN OLAN , tüm imza kampanyaları ve taleplerine rağmen rehabilitasyon merkezleri açmayan , kısırlaştırma yapmayan il tarım müdürlüğü , il çevre mdüürlüğü ile belediye olduğu vurgulanacak , valiliğe bilgi veren kurumların yalan ve yanlış bilgi verdiği anlatılacak. ( devlet kurumları arasındaki çalışma tezatını mutlaka vurgulamalıyız )

10. Istanbul’da belirlenen ormanlık alan merkezi olması açısından ÜSKÜDAR FETHİ PAŞA KORUSUNUN ALT GİRİŞ KAPISINDAN SONRAKİ ORMANLIK ALAN OLACAK. Diğer iller hepsi anma töreninin nerede olduğunu ilan edecek. Yerel basına adres ve saati gönderecek , basının kullanabilmesi için HAYTAP tarafından yapılmış ve internet üzerinden dağıtımını yaptığımız afişler ( pictogramlar) kullanılacak.

11. Anma töreni ile ilgili her şehir ve bölge mutlaka fotoğraf çekecek bu fotoğraflar web sitemiz üzerinden paylaşılacak ,hep beraber Antalya’daki canlarımız ve oradaki gönüllülerimiz yanında vererceğimiz haberler ve destekle orada olduğumuz vurgulancak

HAYTAP YÜRÜTME KURULU


Haytap

5.6.08

hido ve yadigar




kamyon kapıya dayandı.artık taşınma zamanı.düşünüyorum kedilerimi nasıl zaptedeceğimi,onlara yeni evlerini nasıl benimseteceğimi;onları kaybetmekten korkuyorum.Günlerdir ,taşınma telaşı ile birlikte ,bu konu oldukça huzursuz ediyor beni.bir gece önceden evde kalmaları için ne gerekiyorsa yaptım.yemekse yemek,oyunsa oyun,sessizlikse sessizlik..sabah olduğunda arabaya yerleştirdim ki kalabalıktan,hareketten ürkmesinler.rahatlamıştım.
Hiç planda olmayan birşey oldu,aksilik..arabayı bir metre kadar ileriye almak gerekiyordu.kapı açıldığında Hido(beyaz kedi)aralıktan kendini dışarıya attı ve gözden kayboldu yıkıldım.gitmek zorundayım. herşey hazır yadigar benim ağırbaşlı kedim arabada uyumaya koyulmuş.aklımda bir kaç gün içinde , kedimi bulup yanıma alma düşüncesiyle ayrıldım evimden..
kaç kere geldim sayısını unuttum hido nerdesin?
şimdi bir takım aksiliklerden sonra aynı eve geri döndük..gözlerim sürekli etrafta dolanan beyaz kedilerde.Hiçbiri Hido değil..
o başkaydı..bu yaşıma kadar çok kedi büyüttüm.Hiç onun gibi iyi huylu,yumuşak,hassas bir kedim olmadı.Çoğunluğu yaramaz,zıpır dediklerimizden.yadigar'da onun kadar olmasa da bana çok düşkün bir kediydi..hido büyüttü yadigar'ı diyebilirim..yadigar benim elime doğdu.kardeşlerinin içinde en cılız,en şaşkın oydu.ama huyu farklıydı.Canım benim..tahmin edebileceğiniz gibi onu da kaybettim İzmir'de.sokağa çıkmaya yeni başlamıştı.bir gün çıktı bir daha onu da göremedim..çok dolaştım sokaklarda,adım kedi arayan deli kadına çıkmıştır sanırım..bulamadım..hala gözlerim yollarda,aklıma geldikçe içim acır..

3.6.08

evet..yavaş yavaş yakınlaşmalar başladı..Sanırım kısa bir süre sonra bu üçlünün daha samimi fotoğraflarını çekebileceğim..Hafiften koklaşmalar,merak içinde birbirlerini seyretmeler başladı.Sürekli takipteyim..Ama inanın şu duruma gelebilmek çok zor oldu. epey çabaladık.. sonunda güzel birşeyler olmaya başladı.Sabutay uzun zaman önce oyun oynamayı bırakmıştı;Bulut sayesinde beyfendi hoplayıp zıplamaya başladı..Ve de artık Bobo uyurken Bulut yanına gittiğinde hırlamıyor,bir süre baktıktan sonra yer değiştiriyor ki bu önemli bir gelişme ,zira ben gnlerdir uykusuzum;gece yarısı Bulut'un Bobo'nun yanına gitmemesi için epey çabalıyorum bitkinim kısacası..neyse şimdi herkes daha ılımlı..

10 Rica

1 - Benim hayatım 10 - 15 yıl sürer. Senden ayrılışım bana acı verir. Beni almadan evvel bunu düşün.
2 - Bana senin istediklerini anlayacağım süre ver.
3 - Benim içimde güven duygusu uyandır, ben bununla yaşarım.
4 - Bana hiçbir zaman uzun süreli darılma veya cezalandırmak için bir yere kapatma. Senin hayatında iş, eğlence ve arkadaşların var. Benim hayatımda ise sadece sen varsın.
5 - Arada sırada benimle konuş. Sözlerini anlamasam bile bana yönelttiğin sesini anlarım.
6 - Bana nasıl davranılması gerektiğini bil. Ben hiçbir zaman unutmam.
7 - Beni dövmeden önce aslında dişlerimle kemiklerini un ufak edebileceğimi ancak asla böyle bir yola başvurmayacağımı düşün.
8 - Beni isteksiz, tembel veya inatçı diye azarlamadan önce düşün. Belki yediğim yemek dokunmuştur, belki de günesin altında uzun zaman kalmışımdır veya halim kalmamıştır.
9 - Yaşlandığımda benimle ilgilen, bir gün sende yaşlanacaksın.
10 - Her zor anımda yanımda ol, "Benim içim kaldırmaz" veya "Ben görmeden olsun" deme,çünkü her şey seninle birlikte daha kolay.Ve ben senin "En Sadık Dostunum".

2.6.08

alıntı


aşağıda ki yazı Antalya Konyaaltı Dostları derneği sitesinden alıntıdır.


Antalya’da katliamı belgeledik.


Bu kara leke Antalya’nın üzerine yapışmasın diye çabaladık. Hep birlikte durduralım dedik. Sizlere imdat mesajları yollarken Antalya’nın yöneticilerinin kapılarını çaldık, telefon ettik. İnkar ettiler, terslediler, kanıtınız var mı dediler.

Bugün kanıtımız var. Keşke olmasaydı dedirten cinsten binlerce kanıt. Antalya’nın Varsak Beldesi’nde köpeklerin gömüldüğü toplu mezarları bulduk. Henüz burnundan sızan kan kurumamışları, bir avuca sığacak kadar minicik olanları, kulağına, bacağına ip bağlanıp sürüklenmişleri, piyasa değeri binlerce lira olan tasmasında adı yazılı olanları, henüz derisi son bir canla seğirenleri, kulakları küpelileri, kırık ayağı alçıda olanlar…

Bunları yapanlara seslendik. Sesimizi duyuramadık. Sizlere de duyuramadık. Duysaydınız bu ülkenin başbakanı olarak dur derdiniz, duysaydınız bu ülkenin bakanları olarak el atardınız, duysaydınız basın olarak sesimizi duyururdunuz, duysaydınız belediyeler bakımevi yapmak için çoktan harekete geçerdi…

Şimdi duyun artık… Havada ölüm kokusu olan o toplu mezarlık Antalya’nın olduğu kadar Türkiye’nin de ayıbı…

Antalya’da gerçekten kuduz vakası var mıydı? Yoksa yıllarca bakımevi diye yalvardığımız belediyeler sorunu kökten çözmek için mi uydurdu? 5 bin 500 köpek aşıladık diyenler aşıları ölülerinin üzerine iş makineleriyle toprak atarken mi yaptı? Hala şehir içinde bile hayvancılık yapılan Antalya’da köpeklerimiz dışında hangi hayvanlara karantina uygulandı? Bu cinayetin failleri ellerini kollarını sallayarak daha gezebilecek mi?

CİNAYETLER KARŞISINDA SUSKUN KALANLAR SUÇUN ORTAĞI DEĞİL MİDİR?


Antalya Konyaaltı Dostları Derneği