31.5.08

gelcekler mi ?

kışın güneşli ancak soğuk günlerinden biri,içeride sobanın sıcaklığı var.Bizimkiler burunlarını çıkaramıyorlar..Aslında bobo soğuk havaları sever de bu kadarını değil..
Evde bir muhabbet ki sorma gitsin,kendi kendilerine oyun yaratmalar,birbirlerine bakıp söylenmeler,çok hoş doğrusu..hele akşamüstü atıştırmalarımız sırasında;gevreklerini önlerine çekip,ilkin bakışırlar pis pis,bu benim gevreğim aklından bile geçiriyim deme,yakarım seni..o kadar anlaşılır,o kadar komik.ikinize de vermişiz işte,yiyin paşa paşa ...yo olmaz kim yapacak kıllığı,başka türlü zaman geçer mi?...Geçmez..yaza girdik de biraz rahatladık desem yalan..
şimdi artık üçlediler zıpırlar..bir de tabii Bobo'nun sıcak hava bunalımları başladı..yanına yaklaşmamak lazım doğrusu..adam banyoya giriyor bu en sıcak günlerde,yatıyor kapısına..bir de banyoya gireceklere ilkin bir hırrrlıyor sonrasında izniyle girebiliyoruz..akşam üzeri olsun da beyfendi bahçede üç beş oynasın keyfi gelsin,akşam ona buna havlasın;o zaman gelip bizi öper,koklar ,bizde rahat bir nefes alırız.aksi köpeğim benim..neyse bu fotoğraf çok hoşuma gidiyor..didişirler ama birbirlerini severler benim oğullarım..

24.5.08

beni affet..

kediler güzel canlılardır.herşeyleriyle kendilerine özgü.samimi.İstemedikleri birşeyi asla yaptıramazsınız.sizi çok sevse de asla kendinden taviz vermez.ancak hiç beklemediğiniz bir anda da gözyaşlarınıza ortak olurlar.onlar çevrelerinde ki en ufak huzursuzluğu algılarlar.Ya hemen ordan uzaklaşırlar ya da neler olduğunu iyice anlamaya çalışırlar.hatta sesler yükseldiği zaman arada onların miyavlamalarını da duyabilirsiniz.o gerginliği dağıtmak istercesine birden kucağınıza atlayıverirler.Siz şaşırırsınız,etkilenirsiniz..bence örnek alınacak canlılardır kediler.bazen de öyle incinirler ki asla onlara ulaşamazsınız ,ulaştığınızı sanırsınız ancak anlarsınız ki sizi affetmemiş.sadece tamamen ipleri koparmak istemez aranızda ki mesafe sabit kalır.Ne azalır,ne çoğalır.Eskisi gibi olmaz..hiç beklemeyin..incindiği herneyse devam ettiği sürece bunu size hep hissettirecektir..örnek vermek gerekirse evde yeni bir kedinin varlığı..hele bebekliğini sadece sizin sevginizle geçirdiyse,sizi annesi bildiyse...ikinci bir kedi onun için tam anlamıyla hayal kırıklığıdır...
Bende bu günlerde böyle bir süreç yaşıyorum,Sabutay eve sadece uyumaya ve yemek yemeye geliyor..Bulut geldiğinden beri böyle, daha önce de bahsetmiştim.anak uyurken onu okşamama ,sarılmama izin veriyor.kendinde olduğundaysa söylene söylene dolaşıyor evin içinde ,çok üzerine gidersem atıyor kendini bahçeye.sesi çok uzaklardan geliyor kedişimin.artık kocaman bir kedi oldu.yine de bir umut ,küçücük de olsa sabo'mu istiyorum.bana sımsıkı sarıldığı,mırıl mırıl uykuya daldığı günleri bekliyorum

23.5.08

gece devriyesi..

işte yine gece oldu.Bobo'nun devriyesi başladı.dışarıda in cin top atarken bobo hala havlamada,havlamayı geçti ulumaya başladı.
çok seviyor bunu.mesela şimdi,şu anda pencereden görünüyor.Sere serpe yatmış..havaya havlıyor.Sırf keyif işte.
ee tabii etrafımızda evler var..birçoğu bobonun havlamasına birşey demiyorlar..hatta daha güvende hissettiklerini söylüyorlar..ama hepsi öyle değil tabii.o yüzden saat oniki'den sonra bobo'yu eve alıyoruz.evde havlamaya devam ediyor..yorulana kadar.içeri girdi diye,ona buna fırça atıyor bize de.biz alıştık bu duruma ,bir tek bulut için sorun oluyor ,evimizin en yeni üyesi..
geçenler de çok ilginç bir şey oldu şaşırdım,korktum.. Bizim Sabutay bahçe de çimlerin üzerinde güneşlenirken,mahallemizin ensaf,en iyi huylu kedisi bahçeye giriyor..Sabutay'ın yanına kadar kendinden emin,sevecen adımlarla geliyor.sabutay şaşkın ayağa kalkıyor bir süre koklaşıyorlar..ve korktuğum an geliyor..bobo kediyi görüyor.kedinin arkası dönük bu arada ne bileyim beş dakika kadar bobo,sabo ve ben şaşkın gözlerle kediye bakıyoruz..ben korkuyorum çünkü hışt,pışt desem bobo gaza gelecek atlayacak kediye,diyemiyorum..Bobo'da kedinin kaçmasını bekliyor resmen..güleyim mi ağlayayım mı bilemedim..neyse kedicik bobo'yu farketti ve kaçmaya başladı.bobo'nun istediği gibi bahçe duvarından zor attı kendini dışarıya..ama bobo'nun en güzel özelliği kedilere zarar vermemesi.Çılgınlar gibi kovalıyor yakalıyor ama sadece eliyle veya ağzıyla yere bastırıyor.yani canını yakmıyor.Bu daha önce de böyle oldu.kediler bu bahçeye girmemeyi öğreniyorlar.Doğrusunu isterseniz böyle anlarda "keşke daha küçük,daha uysal,daha sessiz bir köpek olsaydı bobo" ama işte akbaş,anadolu çoban köpeğinin bir türü.yaşadığı,çevreyi ve hayvanları ve insanları aşırı sahiplenen bir cins ..sesi kesildi.saat oniki civarları bazen kendisi geliyor içeri,sessiz sessiz yerine geçip bir iç geçirdikten sonra çok derin bir uykuya dalıyor.az kaldı birazdan gelir köpüşüm..

bulut

şu güzelliğe bakarmısınız...
mavişim benim,o kadar küçük,okadar kırılgan bir o kadar da yaramaz..bütün günümü dolduruyor.aklımda sürekli onunla ilgili düşünceler..keşke bir tedavisi olsa ..araştırıyorum..
onu aldığımız evdeki insanlarla konuştum..bulut'un iki kardeşi var onlarda herhangi bir şey farkettiler mi diye...ama açıkçası kedileri o kadar çok önemsediklerini,sevdiklerini düşünmüyorum..onları da alın hatta annesini de,bütün kedileri alın diyorlar..yüzlerinde tiksinç bir ifadeyle..onları anlamıyorum..anlamaya da çalışmıyorum açıkçası.tanımak da istemiyorum bu düşüncede olan insanları , yaşamıma katmak istemiyorum..zaten kediler de yok artık bahçelerinde ..kesin kovalamışlardır..çok şey geçiyor beynimden ,yazmak istemediğim şeyler..neyse yakında daha iç açıcı,daha güzel şeyler yazmak düşüncesiyle..

20.5.08

sessiz dünya...

bulut'un dünyası sessiz bir dünya...
evet!Bulut'un duymadığını farkettim.çok küçücük,çok masum,çok savunmasız. Bu dünyanın seslerini duymadı,bilmiyor.iki gündür düşünmekten yoruldum.Doğuştan olduğu için tedavisi olamıyor.daha önce yazdığım gibi evde bir köpek ve bir tekir kedi daha var.kedi zaten kabullenemedi hala..tepkiler daha yumuşadı ama yine de hala söylenmeye devam ediyor..bobo'nun bir tepkisi yok aslında,gündüz gidip bulut'u kokluyor ,bir iki yalıyor ama uyurken bulut yanına gittiğinde korkunç bir ses çıkarıp hırlıyor amacı korkutmak..herhangi bir canlıya zarar vermez bobo.karakter olarak katı kuralları var kendince. bazen o uyurken ben bile ani hareketler yapmamaya çalışıyorum.kedicikse tabii bobo'nun sesini duymadığı için,tekrar tekrar onun yanına gidiyor..bilmiyor ki ne olduğunu..öte yandan biraz büyüdüğü zaman öbür kedi gibi dışarıya çıkmak isteyecek ve çıkacakda.Buna engel olamam çünkü evimiz bahçe içinde ve kapımız yaz,kış açık.Bobo sık sık dışarı çıkıp,içeri giriyor..şimdilik bütün günüm Bulut'un peşinde geçiyor.sürekli ne yaptığını,nerde uyuduğunu kontrol ediyorum.çok üzgünüm.
tabii bunların yanında çok bilmiş,çok neşeli.Bütün günü neredeyse koşturarak geçiyor.sanırım duyamadığı için koku alma duyusu ve görme duyusu ilginç bir şekilde gelişmiş.Bazen kucağıma çıkıp uzun uzun kocaman gözleriyle bana bakıyor.Sanki iyice tanımak istiyor.kimbilir duymamak nasıl birşey.. hiç duymamak..hiç farkında olmamak..çok üzgünüm...

16.5.08

bobo

Bahçemize geldiğinde işte bu kadardı..doğru dürüst yürüyemiyordu .Tek yaptığı ulumaktı.tiz sesiyle avaz avaz bağırıyordu.krem rengi hatta yer yer kahverengileri olan bir köpekti.epey pireliydi.eve ilk geldiğinde hemen yıkamayı düşündük..ancak öyle yorgunmuş ki kendine güvenli bir köşe seçip uyumuştu bile.uyandıktan sonra doğru banyoya.biz yıkadıkça köpeğin rengi açılıyordu ..banyosu bittiğinde karşımızda kartopu gibi bembeyaz bir köpek duruyordu.sevimli mi sevimli,neşeli mi neşeli.yalnız okşamak için elimizi uzattığımızda hemen bağırmaya başlıyordu.uzaktan duyanlar köpeği dövdüğümüzü düşünmüşlerdir kesin.
Aradan nerdeyse ikisene geçti.

bu arada onun akbaş olduğunu öğrendik.Anadolu çoban köpeğinin bir cinsi.ırk özellikleri hayli sert.korumacı sürü köpeği,dışarıda yaprak kımıldasa havlar.kimse kolay kolay bahçeye yaklaşamaz..hatta bize bile tavır koyar.istemediği birşeyi yaptıramazsınız..tabii aslında bu karakterde bizim de payımız var ,herhangi bir eğitim vermedik,biz evimizde nasıl yaşıyorsak o da öyle yaşıyor.ama dostluğu inanılmaz güzel.bize karşı algıları son derece yüksek,ruh halimizde ki en ufak değişikliği hissediyor .gözlerimize kocaman soran gözlerle bakıyor..hikaye demeyin sakın.bir köpekle birlikte yaşarsanız bunun doğru olduğunu göreceksiniz..

sabutay

kısaca sabo...
bahar gelmişti onu gördüğümde,daha doğrusu küçük bir köpek görmüştüm .bizim yandaki evin orda ,birşeylerle uğraşıyordu.çok da sevimliydi. yanına gittiğimde gördüm sabo'yu. köpek patisiyle kafasına bastırıyordu.o da küçücük boyuna bakmadan kafa tutuyordu köpeğe,kucağıma aldım..çok korkmuştu.biraz etrafa bakındım annesi oralarda mı diye..yoktu..eve geldik birlikte .o kadar küçüktü ki tabaktan süt içemiyordu henüz.



biberonla besledik on gün kadar.ancak toparladı kendini.mizaç olarak sinirli ,aksi,bir o kadar da sevimli.bu günlerde ona daha fazla ilgi göstermeye çalışıyoruz..kıskanmasın diye ama nafile ..bakalım ne zaman bulut'u benimseyecek..

bulut...


aramıza yeni katıldı bu afacan..afacan diyorum ,kıpır kıpır yerinde duramayan bir zat.ne bulursa yer..biz aman çok küçük nasıl süt içecek derken bulutumuz geldiğinin ikinci günü tavuk etlerini mideye indirmeye başladı.evin içinde sürekli koşuşturuyor zıpır...
eve ilk geldiğinde ,onu ilk kabullenen,koklayıp,yalayan bobo oldu..iyice inceledi..bu nedir,kimdir,,kedi midir,köpek midir,fare midir..
sabutay'a gelince hala alışamadı.ilk iki gün eve sadece yemek yemeye geldi..yemeğini yer yemez söylene söylene gitti.bırak okşatmayı,yüzüme bile bakmadı.dünden beri biraz daha iyiyiz kucağıma geldi oturdu..evde uyumaya başladı nihayet..ancak söylenmeye de devam ediyor..öyle bir söylenmek ki.azarlarcasına..canım benim alışık değil evde başka bir kedi görmeye.hele ona verdiğimiz sevginin bölünmesine .....ama mecburen alışacaksın sabutay'cığım artık o da bizim aileden..

13.5.08

bizimkiler

onlarla ilişkim,beş veya altı yaşlarımdayken başladı... Ben veteriner bir babanın kızıyım.kendimi bilmeye başladığım ilk yıllarda anlaşıldı ki hayvanlardan ölesiye korkan,baygınlıklar geçiren bir çocuktum..babam için ne büyük bir hayal kırıklığı olduğunu çok geç anladım.. öyle ki sabahları okula gitmek için bahçeden adım atmadan önce dışarıyı kolaçan ederdim..büyük veya küçük hiç farketmez ..herhangi bir hayvan olmamalıydı.yoksa o gün okula gitmemek için ne gerekiyorsa yapardım ..numaradan hastalanırdım ya da ayağımı burkardım, evimizin merdivenlerinde.tabii ki biliyorlardı numara yaptığımı..o zaman aile fertlerinden birine düşüyordu beni okula hatta sınıfıma kadar bırakmak...okula gitmediğim tatil günlerinde de lojmanın ikinci katından bahçeye bakarken ,o gün muayene olmaya gelmiş hayvanları görüp çığlık çığlığa içeriye kaçardım..kısacası çok komiktim.. babam bir gün elinde küçücük sarı bir kediyle eve geldi.benim için tehlike çanları çalmaya başladı..ne kadar zaman sürdü savaşımız hatırlamıyorum.ben kaçtım ,o kovaladı.ben kovaladım, o kaçtı.zoraki de olsa onu çok sevdim..altı,yedi sene yaşadı bizimle..bir gün gitti ve gelmedi..daha sonraları da kopamadım kedilerden ,kopmak da istemedim . kedilerle sorunum bitmişti ama diğer hayvanlara yaklaşamadım uzunca bir süre şimdilerde kocaman bir köpeğim ve kedilerimle beraber yaşıyorum ..şunu söylemeliyim gerçekten onlarsız olmaz..olmamalı..